Kız Kulesi… Boğaz’ın tam ortasında zarafetiyle duran, yüzyıllardır efsanelere konu bu güzel yapıyı hepimiz biliyoruz.
Vapurla püfür püfür İstanbul’un bir yakasından diğerine geçen herkesin keyifle seyrettiği, İstanbul panaromasının vazgeçilmez dekorlarından biri Kız Kulesi.
Biz fotoğrafçıların da kadrajlarını sık sık süsleyen bir yapı. Geçen gün bir arkadaşımla konuşuyorduk, belki 50-100 tane Kız Kulesi fotoğrafım var diye. İnanın benden çok daha fazlası olanlar var! Yine de bir fotoğrafçı olarak içimden “Ne çok fotoğraf çektim burada,” desem de her seferinde başka bir şey buluyorum burada fotoğraflayacak… Neden mi?
Boğaz’ın Marmara Denizi’ne açılan ağzına yerleşmiş bu güzel yapı gün boyunca çok hareketli bir denize trafiğini misafir ediyor. Hele bir de bulutlar varsa manzaraya doyum olmuyor. Kız Kulesinin hemen arkasında beliren İstanbul’un diğer simgeleri (landmark) olan tarihi yarımada – Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı – biraz daha sağa doğru kaydığınızda Süleymaniye Camii, uzakta Yeni Cami ve Galata Köprüsü ve daha da sağda Galata Kulesi’yle tam bir İstanbul panaroması var karşınızda. Hepsi bir arada 🙂
Yavaş yavaş gün batarken güneş ışıklarının bu birbirinden güzel yapılara vurmasıyla oluşan silüetler ve altın rengi yansımaların görüntüsüne bayılıyorum. Güneş tarihi yarımadanın arkasından battığı zaman ise gökyüzü şahane bir pembe-turuncu renge bürünüyor. Yağmurdan sonra İstanbul’da çok berrak olan gökyüzünde bu rengi hemen fark etmek mümkün. Bulutlar varsa kırılan ışıkla bu renkler pembeli morlu tonlara da dönüşebiliyor. Kız Kulesi’nin önünde uçan sayısız martı da eşlik ediyor bu sahneye. İşte bayıldığım seyretmeye doyamadığım İstanbul manzarası.
Fotoğraf çekmekle kalmayıp bu güzel görüntüyü Time Lapse video haline de getiriyorum zaman zaman (www.pelingenc.com/time-lapse)
Birazcık daha vaktiniz varsa mavi saatlerde de harika manzaralara tanık olabilirsiniz. Şehrin ve Kız Kulesinin ışıklarının yanmasıyla birlikte bir başka güzel yüzünü görüyoruz İstanbul’un. Benim gibi gece fotoğrafı ve uzun pozlama severler için malzeme çok bol burada. Sürekli gidip gelen teknelerin ışıkları fotoğraf karenizde renkli dekorlar olarak iz bırakıyor.
Bir de Kız Kulesi’nin dolunay zamanı müdavim fotoğrafçıları var. Dolunay zamanı ay batımında, sabaha karşı Salacak’a yolunuz düşerse yanyana sıralanmış bir sürü tripod ve fotoğrafçı görebilirsiniz. Ayın tam da Sultan Ahmet Camii’nin minarelerinin ortasına denk gelecek şekilde battığı tarihleri, tam batarken Galata Kulesi’nin arkasına yerleşip kocaman haliyle poz verdiği günleri ve saatleri özenle bekliyor bu fotoğraçılar.
Sözün kısası, bu birbirinden farklı çeşit çeşit fotoğrafı çekebileceğiniz mekanı fotoğraf makinenizle ziyeret etmenizi tavsiye ederim. Zaten fotoğraf meraklılarının bunu kaçırmadığına eminim. Fotoğraf çekme ilginiz yoksa da kahvenizi yudumlarken bu güzel gün batımlarını kaçırmayın derim.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler…
Bir yanıt yazın