Paris…. En çok ziyaret ettiğim şehirlerden biri… Defalarca gezmek için, iş için, bütçe toplantılarına, müşteri ziyaretlerine, banka toplantılarına, alışverişe, tatile gittiğim Paris’e geçen sene sadece fotoğraf çekmeye gittim.
Tam bir boot camp’i andıran beş günlük bir fotoğraf atölyesi ile Paris’e bu kez daha başka bir gözle bakmaya gidiyordum. Paris’in hepimizin bildiği turistik spotlarının yanında pek de her zaman yolumuzun düşmeyeceği sokaklarını da gezmeye ve fotoğraflamaya…
Her sokağı tarih ve sanat kokan bu şehirde en çok bahar aylarını seviyorum. Geçen sene de Mayıs ayında gidiyoruz diye çok sevinmiştim o yüzden. Nisan ayında Paris’in her yerinde ağaçlarda açan pembe çiçekleri kaçırsam da Paris’in baharı fotoğraf için harika olur diye düşünmüştüm. Gelin görün ki beş günde neredeyse dört mevsimi de yaşadık…
Sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar fotoğraf çektik ve aynı zamanda şehrin yaşantısının tadını çıkardık. Paris artık eski Paris değil, ama yine de o havayı koklamak, yaşamak ayrı bir keyif vermiştir bana her zaman.
Monmartre’dan Rive Gauche’a, Canal St. Martin’e ve La Defense’a kadar uzanan kocaman bir Paris turu yaptık. Hem eğlendik hem de harika fotoğraflar çektik. Gerçi bilgisayara aktarırken çıkan bir teknik arıza sonucu yarısını kaybettim çektiğim fotoğrafların. Hala çok üzülüyorum bu duruma…
Bir de tüm bu şahane turun içinde Centre Pompidou’da fotoğraf hafta sonuymuş ve muhteşem iki fotoğrafçı – Josef Koudelka ve Walker Evans sergilerini ziyaret etme şansına da sahip oldum. Gezinin bonusu…
Geçtiğimiz Mart ayında Paris fotoğraflarımızdan oluşturduğumuz küçük bir seçkiyi İstanbul Fotoğraf Galerisinde sergiledik (Recontre a Paris).
Ben kendi çektiğim Paris fotolarından burada, websitemde bir albüm yaptım (http://www.pelingenc.com/paris/). Umarım hoşunuza gider…
Elif Çağlıyan
Bayıldım, nefis bir Paris galerisi. Hele sokak yaşamını yansıtanlar özellikle dikkat çekici